Fellini’nin sirke ve gerçeküstüne duyduğu büyük ilgi, son başyapıtlarından biri olan Palyaçolar’da gün ışığına çıktı. Film Fellini’nin çocukluğunda palyaçolarla ilgili saplantısını yansıtıyor ve küçük bir çocuğun, odasının penceresinden, kurulmakta olan bir sirki izlemesiyle başlıyor. Her ne kadar komik olsa ve “belgesel komedi” olarak adlandırılsa da, bu film otorite, yoksulluk, tevazu ve kibir gibi daha derin insanlık durumlarını inceler, bunların tümü de yörenin seks delisi berduşu, cüce bir rahibe ve sakat bir Mussolini destekçisi gibi karakterler olan palyaçolar aracılığıyla verilir. Ardından, Fellini’nin gençliğindeki bu palyaçoları Paris’te aramaya koyulup başlarına neler geldiğini öğrenmeye çalışmasıyla film, anlatıdan ve düşsel havasından uzaklaşıp daha belgesele yakın bir yaklaşım benimser.